3. Havalimanı inşaatında iş bırakma eylemi yaptıkları için tutuklu yargılanan işçiler, ilk duruşmada tahliye edildi. „Farklı bir çağı andıran“ duruşma salonundan bir izlenim. Gaziosmanpaşa’da tepesine “adalet sarayı“ yazılınca saraya dönmemiş beş katlı bir binanın en üstündeki yemekhanedeyiz, fakat kimse yemek yemiyor. Salonun arkasındaki paravana sabahleyin aceleyle “Adalet mülkün temelidir“ yazısı iliştirilmiş. Üçüncü havalimanı inşaatındaki çalışma
Kötü koşullarda çalışıyor, paralarını alamıyor, bir de işverenin ihmalleri yüzünden ölüyorlar. İnşaat İşçileri Sendikası üyeleri, ekonominin lokomotifi bir sektörün kanlı mutfağını anlatıyor.
Ofisten direniş, plazadan dayanışma çıkar mı? Beyaz yakalıların bir araya geldiği politik gruplar anlatıyor.
Tek göz eve sığınan 7 nüfuslu Suriyeli aile ayda 1000 TL ile geçinmeye çalışıyor.
2011’den beri savaştan kaçarak Türkiye’ye sığınan Suriyelilerin resmi sayısı iki buçuk milyona yaklaştı. Gerçekçi tahminlerse bu rakamın üç milyonu aştığını söylüyor.
Ordu ve Girusun’da fındık hasadı, mevsimlik gezici işçilerin ellerine bakıyor. Evlerini en son baharda gören Kürt işçilerin kaldığı Fatsa’daki kampta hayat tahayyüllerin ötesinde zor.
İstanbul’da hayat felç edilmişken Nakış İşçileri Birliği üyesi yüzlerce işçi inat etti, 1 Mayıs’ta tam 13 km yürüdü. İki yıllık mücadeleleri “tarihi” anlarla dolu.
Şurası kesin, Nakış İşçileri Birliği’nin hikâyesi Türkiye emek mücadelesi tarihinde nadide bir yerde duracak. Hele bazı sahneler film gibi akıyor önünüzde. 1 Haziran 2013 de öyle, son 1 Mayıs da. Güzel yanıysa hepsinin gerçek olması.
İki eski makine kalmış, her yer harap ama onlar inatla kazak üretmeye devam ediyor. Alacaklarıyla açıkta kalan Kazova işçileri bir ilke imza attı. Bomonti’deki fabrikanın içindeyiz…
Roboski’de bir de iş cinayeti… Taşeron sistemini, iş güvenliği meselesini konuşmadan ‘yaşam hakkı’ tiradı atmak ne kolay…