Pınar Öğünç’ün Öyküleri (II): Azalan Doğa, Protez Duygular

Orhan Koçak / Birikim
…bu tazelik isteğinin, bu yenilik ve özgünlük çabasının başka, daha itibarsız bir adı da var: metalaşma.[2] Plazadaki adam, hiçbir şeyi değiştirmeden her şeyi yepyeni kılmaya adamıştır kendini – çok şeyi değiştirmek istediğini sanan kadın arkadaşında “ama zaten başka türlüsü olabilir mi” şeklinde bir tereddüt de uyandırarak. Şu halde Ceylan ile Kâmuran’ın serüveni de, Kırşehir’e giderken bile, her zaman çoktan “plazanın” içinde cereyan etmektedir. – Saliha Hanım’ın resimleri ve kurutulmuş çiçekleri, ofis çalışanlarının dar açı cangılları, Ceylan’ın umudu: hepsi birbirini itiraf edemeyecek kadar iyi tanıyorlar.


Pınar Öğünç’ün Öyküleri (I): Kanıksanmış Alarm

Orhan Koçak / Birikim
Bu küçük kitapta yeni hayatımızın farklı sektörlerine bakmış gibidir yazar, kendi kişisel duygularını ve yandaşlıklarını bize dayatmaya (bir “kanıt” olarak seferber etmeye) kalkışmadan. Ya da olabildiğince geride durarak. İnsanın “içini ısıtan” öyküler değil bunlar, ama artık kim tam “Sait Faik” gibi yazma gücünü kendinde buluyor ki. Öğünç içinde bulunduğumuz hayata bakıyor ve orada genellikle balçık görüyor, ancak “faziletsiz mağduriyet” gibi bir deyimle tanımlanabilecek bir toplumsal manzara. Herhangi bir kurtarıcı bakışa cevap vermeyen kaskatı sefillik.