Pınar Öğünç / https://www.pinarogunc.com/yazi/roportajlar/18-yil-once-yakilmis-koyunde-bir-saat/

18 yıl önce yakılmış köyünde bir saat

Qerneh/ Günedoğmuş köylüleri 94’ten sonra ilk kez kazma kürekleriyle köylerine girdiler, ama sadece bir saat kalabildiler. Çünkü…

İlk önce haberi okudum. Gözümde canlandırmaya çalıştım o anı. 18 yıl sonra doğduğun köye dönmek neye benzer? 18 yıl önce yakılan köyüne… Ve gidip de bir saate kalmadan oradan çıkmak zorunda kalmak nasıl bir hayal kırıklığıdır?

Sonra internette köyle ilgili araştırma yaparken o fotoğraflara denk geldim. Şimdi köyünden yüzlerce kilometre uzaklıkta 30’larını sürmekte olan bir erkek 80’lerden çocukluk fotoğraflarını yüklemişti. O köydü: Qerneh, Günedoğmuş. Gabar Dağı gezisine çıkmış bir grup çocuk köyün farklı yerlerinde fotoğraf çektirmiş. Cizre’den Foto Özlem gelmiş, köşede öyle yazıyor. Kızların saçlarında kırmızı güller; zaten hepsi çiçek bahçesi kadar renkliler… Belli ki öğretmenlerini çok sevmişler. O kadar çok fotoğrafı var ki Musa Hoca’nın. Çocukları eğlendirmek için amuda kalkarak poz veren, köyde namaz kıldıracak insan bulunmadığı günlerde cenaze de kaldıran Musa Tezcan… Fotoğraflara baktıkça tanır gibi oldum.

O fotoğraflarda 80’ler boyunca farklı mevsimlerini gördüm köyün. Bütün renkler solmuş, nasıl bir yeşilse Qerneh’in baharı yemyeşil. Kar altında ayrı güzel.

‘Burnumda tütüyor köy’

Şırnak’a bağlı Qerneh/ Günedoğmuş ilk 1989’da boşaltıldı. 90’da döndüler. Önce 93’te bir kısmı, 94’te tamamı yakıldı. Kalan 40 civarında aile Şırnak Merkez’e, Cizre’ye, Siirt’e, Mersin’e, Kocaeli’ne, salkımından kopan üzümler gibi dağıldılar.

90’lardan beri türlü modelde hayata geçirilmeye çalışılan ‘köye dönüş’ projelerinden sonuncusu çerçevesinde, bir kısım köylü haziranda valiliğin ilgili birimine başvurmuştu. İzin çıktı. Heyecanlandılar, çok heyecanlandılar. Geçen hafta içinde bir sabah erkenden iki traktöre kazmaları, kürekleri, kendilerine baraka yapmak için lüzumlu malzemeyi, gece sarınmak için battaniyeleri yüklediler. Karakola gidip isimlerini de yazdırdılar “Biz o tarafa gidiyoruz” diye. Sorun yok.

Bunları oralı iki kardeşten Hasan Yılmaz ve daha çok da Musa Yılmaz’dan dinledim. Musa 31 yaşında; köyden ayrıldığından beri Şırnak’ta inşaatlarda çalışıyor, “Canım çıktı” diyor, “Burnumda tütüyor köy” diyor. İki oğlundan dört yaşındaki Şervan’a dağları, dereleri anlatıyormuş hep. Şervan da köye gidelim diye tutturuyormuş artık.

Pınardan ilk yudum su

100 kadar köylü 18 yıl sonra köylerini ilk kez görecekler. Görmeç’e kadar araçla gidip sonraki 25 kilometreyi yürüyorlar. Akşam vakti vardıklarında ilk ne yapıyorlar biliyor musunuz? O yorgunluğun üzerine koşup pınardan su içiyorlar ağlamaklı. En çok onu özlemişler.

Bir tane dik duran ev yok. En sağlam camiyse de damı uçmuş. Toprağı çok verimli bu vadide çeşit sayısı akılda tutulmayan meyve ağaçları hastalanmış; bademler, cevizler kurumuş. Yabani otlar coşmuş, patikalar duvar gibi kapanmış. “Affedersiniz domuz giremez” diyor Musa. Mezarlık tarafında yeni yakılmış bir alan gözlerine çarpmış.

“Olsun” demişler, çiçek gibi yapacaklarmış. Traktörü boşaltıp işe girişecekken önce altı-yedi top sesi duymuşlar. Sonra Kumçatı İlçe Jandarma Komutanlığı’nın derhal köyü boşaltmalarına dair emri gelmiş. Muhtemelen Genelkurmay’ın ekim başında açıkladığı üç aylık ‘giriş yasağı’ konulan koordinatlardan birinde köyleri. Musa “Eğer öyleyse, bize neden izin verdiler de heveslendirdiler” diye soruyor. Valilik yeni bir tarih vereceklerini söylemiş. “Kış geliyor, oraların kışını bilmiyorlar mı?” diyor Musa da. Onun sabrı kalmamış.

Bırakın köye geri dönmek 15 bölgeye adım atmak yasak şu an. Neyse ki 90’lar geride kaldı.

(ANF’deki Taylan Esmer imzalı haber, köylülere ulaşmam konusunda Delil Temel’in yardımı ve çocukluk fotoğraflarını internette paylaşan Xortê Gabarê (Gabar’ın çocuğu) olmasa bu yazı yazılamazdı.)