Pınar Öğünç / https://www.pinarogunc.com/yazi/kose-yazilari/tcnin-bir-tropik-adayi-isgali/

TC’nin bir tropik adayı işgali

Karayipler dolaylarından bir ada ülkesi, işin içinde Türkiye’nin olduğu absürd bir işgal yaşıyor. İki tarafa da vaziyeti sordum.

O kadar leziz bir hikâye ki… Hatırlarsınız belki, geçen yılın sonlarına doğru gazetelerde kimi tam sayfa ebatında ilanlarla bir çağrıda bulunulmuştu. Artık internette TC uzantılı alan adları satın alabilecek, yani web sitelerimizin adreslerini com’dan TR’den kurtararak tam milli bir hale getirebilecektik. Türk’e yakışan internet için çağrı yapan, TCNET isimli özel bir şirketti. Di’li geçmiş zamanda kalmasın, satış sürüyor.
Bunun Karayipler dolaylarından bir takımada ülkesiyle ne ilgisi olabilir? Şöyle: Bu işte uluslararası düzeyde yetkili merci olan Internet Assigned Numbers Authority (IANA) 1997’de TC uzantısını Küba, Bahama yakınlarına denk düşen Turks and Caicos Adaları için tahsis etmişti. Nüfusu 40 bin civarında, kumsal fotoğraflarına bakarken insanın içinin eridiği, turizmden başka yapacak pek bir şeyi olmayan minicik bir ülkeden söz ediyoruz.
Adalara mahsus alan adının işletmesi bu tarihten beri iki gencin kurduğu Adams Names isimli Britanya merkezli bir şirkete aitti. Sonrasını tahmin etmek mümkün. Türkiye’de bu işin başka türlü bir pazarı olabileceğini keşfeden TCNET bu şirketi satın alıverdi. Sonra da o büyük kampanya başladı. Yani bu ada ülkesinin isim hakkı, gezegenin çok başka bir köşesinde, üstelik çok başka bir anlama gelerek satılmaktaydı.
TC’nin ardındaki bu tuhaf hikâye yine geçen yılın sonunda birtakım bilişim sitelerinde, blog’larında yazıldı da. Fakat çok yayılmadı.

Peki ama niye?
Şimdi ortadakine sahtekârlık diyebilir miyiz? Ben açıkçası bu kısmıyla o kadar da ilgilenmiyorum. Hadiseyi bu kadar absürd kılan şey, kâğıt üzerindekilerin birtakım ulusal, uluslararası yasalara uygunluğunun çok ötesinde. (Kaldı ki yasadışı bir yanı da görünmüyor.) Lakin küçük bir hokuspokusla bir tür ‘milli hissin’ pazarlanabilir ürün haline getirilişi, bunu düşünen ve buna ikna olmaya hazır kafa bana çok ilginç geliyor.
Merak ettiğim bir kısmı daha vardı tabii ki. Peki onlar, adalılar ne düşünüyor? Ülkeyle ilgili turizm siteleri arasından bulduğum birkaç adrese mail atarak kısaca vaziyeti özetledim. Haftalar ve aylara yayılan Turks and Caicos devlet erkânıyla en hakiki gov.tc uzantılı mail’lerle iletişimim böyle başlamış oldu.
Türkiye’de binlerce kurum ve kuruluş TC uzantılı alan adlarına geçmişti ama onların haberi yoktu. Şaşırdılar. Birkaç yazışma sonrası ulaştığım devletin basın bürosundan bir yetkili, durumu o kadar saçma bulmuştu ki, sürekli “Ama neden” tarzı sorular soruyordu bana: “TC’nin neyin kısaltması olduğu belli. Bunun tescili de var. Neden Türkler bu kadar ilgili bununla?” O kadar temiz sorulardı ki bunlar.
Aynı günler onlar için de karışık zamanlardı. Britanya toprağı sayılan adadaki birtakım siyasi skandallar sonrası Britanya 2009’da yönetime el koymuş, üç yıl sonra da iade etmişti. Tam 2012 sonunda tekrar seçimler yapılıyordu.
İş büyüdü, anlattığım meseleyi adalet bakanına danışmaya karar verdiler. Tropik bürokrasiye, bir de aslında yasal olarak yapabilecekleri çok fazla bir şey olmamasından kaynaklanan tıkanıklık eklendi. Aldığım son mail “Siberuzayda varlığımızı korumanın bir yolu mutlaka vardır” şeklindeydi. İki üç hafta daha üzerinde çalışmak istiyorlardı. Neticede artık takımadadan birinin de TC uzantılı alan adı almak istediğinde, bu TCNET şirketine para ödemesi gerekecekti. Daha garibi Türkiye’deki internet kullanıcısı sayısı ve buna gösterilebilecek alaka düşünüldüğünde siberuzayda dolanan milyonlarca TC uzantılı sitenin bundan sonra artık sadece bu adaları işaret etmeyecek olması, onlara mahsus bir göstergeyi yitirmeleri. Burada da birileri “Oh, sitem tam bağımsız ve bölünmez oldu” diyor belki…

Türk kafası isimli kaktüs

Şirketin hissedarlarından, Sorumlu Müdür Ertan Ulutaş, şimdiye kadar kaç kurum, kuruluş ve bireyin TC uzantılı alan adı satın aldığının rakamını vermek istemiyor. Ama ilgi de varmış. Kamu kuruluşlarına talep üzerine bedava vermeye de hazırlar.
Turks and Caicos Adaları’nı sorduğumda perspektif değiştirmeyi öneriyor: “Onlara ait değil de bu uzantı başka bir ülke düşünülerek yaratılmış diyelim.” Sonra adanın ismindeki Türk’ün hikâyesini anlatıyor. Adaların meşhur bir kaktüs türünün tepesinde fese benzer bir çıkıntı varmış. İngilizler bu kaktüslere ‘Türk’ diyorlarmış, oradan da isimlerine yerleşmiş. Bu efsane, kiminde kaktüsün ismi ‘Türk kafalı’ şeklinde degişerek ada temelli sitelerde de mevcut. Türk kafası isimli kaktüs de güzel bir ayrıntı gerçekten.
Ulutaş, “Bu şirketi aldık. Teknik altyapısını geliştirdik. Türküz dedik, bu artık bizim elimizde dedik” şeklinde konuşuyor. Hani isimlerinde de Türk var, adaları hudutlarımıza katmak ister bir coşku sesinde… Ticaretin dışında, o da milli bir iş yapmış olmaktan dolayı mesut. Hatta bir ara “Öyle bir soruyorsunuz ki sanki parayı adada birileriyle paylaşıyormuşuz gibi. Hayır, şirket bizim. Öyle bir şey yok” diyor. Hiç bunu sormamıştım. Hem de hiç.