Pınar Öğünç / https://www.pinarogunc.com/yazi/kose-yazilari/porno-lobisiyle-siyaset-sefaleti/

‘Porno lobisi’yle siyaset sefaleti

Deniz Baykal görüntülerine “Özel değil, genel” diye ortalığı inleten kimdi? Bütün Gezi’yi beş kişi örgütlemiş olsun isterdiniz değil mi?

Başkası adına utanmak bu ülkede hiç de seyrek gelmiyor başımıza. Birilerinin ağzından çıkanlar yüzünden o lafın sizden daha fazla değdiği insanlar karşısında iki büklüm oluyorsunuz, diyenlerle aynı Mernis sistemine kayıtlı olmaktan esef duyuyorsunuz.

Bir nokta var, oradan sonra birilerinin ayıpları, cümle diye ortaya serdikleri garabet sadece hüzün veriyor, acıyorsunuz basbayağı. Özel hayat bilgilerini koruma maksadı öne sürülerek korsan biçimde torbaya tıkılan internet yasasına karşı çıkanlara ‘porno lobisi’ demekte böyle bir hüzün var. İstediğim kadar kahkaha atamadım mesela. ‘Herkes bize karşı’nın, ‘lobiler alehimizde çalışıyor’un bile bir manası olabilirdi, en azından tek mevzuda tek lobi seçilyseydi. Biz mi söyleyeceğiz bunu da?

Gezi’den beri öyle bir siyasi mevsimdeyiz ki, hükümet, temsilcileri ve medyadaki ‘fatihleri’ üzerinden ortaya atılan fikriyatın ne kadar çelişkili, ne acayip, ne gülünç olduğunu yazmak bir noktada lüzumsuz geliyor. Bu nasıl görünmez ki, diye düşünüyor insan. Okuyucu bilmiyor mu, ne gerek var tekrara? Ama işte bir yanda da tamamına inanabilenler var. İnanmak isteyenler. Siyasi, ticari rant bağı olanların sebebi aşikâr. Kurdukları duygusal bağ yüzünden inanmazlarsa kaybedeceklerini düşünenler içinse hayat daha zor açıkçası.

Beş kişi mi yaptı?

İnternetin açılıp kapanır bir ‘şey’ olduğu zannındaki Başbakan, yüce gönüllük etti, ‘kapatmıyoruz, sadece kontrol altına alıyoruz’ dedi ya… İşte o gün Cemaat ve CHP ilişkisi bahsinde Deniz Baykal’ın da adını andı. Baykal’ın özel hayatına dair o görüntülerin Cemaat tarafından servis edildiğini ima ediyordu. Üç-beş sene önceyi hatırlatmak hakikaten zül, ama insanın haykırası geliyor dağlara taşlara. O dönem bu suçu bilmesine rağmen susması yanında, ortalığı “Beline hâkim olamadı, gitti. Bunlar özel değil, genel genel…” diye inleten kimdi? Çekinmeden bugün bu lafları edebilişi, sadece bu bile aslında sadece BAZI kişilerin özel hayatının korunacağını ve bu sürecin tamamen hükümet inisiyatifi üzerinden yürüyeceğinin yeter işareti.

Neresinden tutsanız elde kalıyor. Cumartesi günü internet yasasını protesto için Taksim’de toplananlara yine ağır bir polis şiddeti uygulandı. Demokratik hak olan gösteriyi engellemenin ötesinde yine saatlerce, sokak sokak insan avladı polis. Savaş gibi… Bu eylemin, Gezi’yle zuhur eden, yükselen, hükümetin söylemi ve polis şiddetiyle zaman içinde keskinleşen heterojen halk hareketiyle bağını kurmak için, illa atılan sloganların aynılığına, üzerine ‘Berkin’ spreylenen TOMA’lara bakmak bile gerekmiyor. Ortada.

Lakin aynı anda, bizzat Başbakan’la görüşmüş Taksim Dayanışması üyesi beş kişi (Ali Çerkezoğlu, Mücella Yapıcı, Beyza Metin, Ender İmrek, Haluk Ağabeyoğlu) hakkında, her şeyi örgütleyen ‘suç örgütü’ kurucuları ve üyeleri olarak ceza istenebiliyor. Memleketin Bayburt’u dışında bütün kentlerinde milyonlar sokağa dökülmüş; her gösteri bu denli şiddetle bastırılmaya çalışıldığına göre her an bir daha döküleceğinden de endişe ediliyor… Ve bütün bunları beş kişi planlamış! O zaman faiz lobisi neydi, OTPOR neydi, Meksika’dan pizza yollayanlar kimdi, porno lobisi sonradan mı dahil oldu? Facebook paylaşımları, basın açıklamaları ve üzerlerinden çıkan maske, gözlük teçhizatı dışında delil olmayan iddianamede, ortalığa saçılan komplo kartelasından herhangi birine olsun bağ var mı? Hâlâ bu beş kişi mi sokağa çıkarıyor herkesi? Buna inanmayı isterlerdi belki. Keşke, değil mi?

İnsan zekâsına, alt sınırda siyaset ahlakına; demokrasi, özgürlük, adalet nosyonlarının en klişe tariflerine, halk hareketleri tarihine, toplum bilim külliyatına küfür gibi. Bu hazin sefaleti ve akıldışı hali görmemeye çalışanlara hakikaten kolay gelsin, zor mesai.