Pınar Öğünç / https://www.pinarogunc.com/yazi/kose-yazilari/icimizdeki-sok-gazetesi/

İçimizdeki ŞOK gazetesi

Kadına karşı şiddet meselesine söylendiği gibi daha mı duyarlıyız gerçekten? Maalesef iyiniyet çok işe yaramıyor.

Günlerdir bugüne mahsus basın bültenleri düşüyor önüme. Göz çevresi temizleyicide fırsat, kadınlara ücretsiz bal masajı, triko ve merserizede indirim… Belki de ben görmedim bu mevzuda tektaş ilanı. Sevgililer Günü için bir ‘tektaşçının’ imal ettiği ‘Mendebur herifi canım kocacıma dönüştüren tek adres’ sloganı aslında bu kafaya uyan bir çözüm yöntemi.

Bir süredir kadına karşı şiddet meselesine dair duyarlılığın geliştiğinden konuşuluyor. Doğrudur, daha ciddi istatistikler tutuluyor, daha gerçekçi rakamlar görüyor, afallıyoruz. Kadını koruma görevini yerine getirmeyen devlet kurumlarını sıkıştıran kadın örgütlerinin sesini sokaklarda, eskiyle kıyaslandığında bir miktar daha fazla medyada duyuyoruz. Ülkenin dört yanından günün kadın cinayeti haberlerini bir sayfaya topluyor mesela gazeteler. Evet, bu anlamda görünüyor.

‘Cinsel istismara uğramış!’

Medyada cinsiyetçilik skalasında en uç noktada duran ŞOK gazetesini bilir misiniz? İlginçtir, her sayfasında tutarlı biçimde seksist, kadın bedenini teşhir konusunda fütursuzca iddialı bu günlük yayın da bir süredir kadın cinayeti haberleri veriyor. Hatta manşet yapıyorlar inanın. Şöyle manzaralar oluyor: Her gün şiddet gören, çocuklarının önünde taciz edilen ve bir gün dayanamayıp kocasını bıçaklamış bir kadın fotoğrafı… Gözleri kristallenmiş. Bir insanlık dramı diye bahsediliyor. Hemen yanında logo bitişiğinden sayfanın ortalarına inen çıplak başka bir kadın; ‘Yenge çıldırdı’ başlığıyla. Ya da tecavüzcüsünün beş ay ceza almasına dayanamayarak intihar eden 14 yaşındaki bir genç kadını manşetten duyuruyorlar. Hemen yanda dörtte üç sayfa büyüklüğünde bir çıplak kadın daha. Altta ‘Top hakem’ başlıklı bir haber misal. Hem o, hem o…

Bir bulvar gazetesine özgü gelen bu tutarsızlık, kadına karşı şiddet meselesini kavrayışta, aslında medyadan sivil topluma, hükümetten özel sektöre yayılmış bir çelişki gibi geliyor. Bir tecavüz haberini ‘Yatakta biten Beyoğlu gecesi’ diye duyuran bir gazete (Habertürk) ertesi gün bir kadın cinayetini isterse tam sayfa versin. ‘O da cinsel istismara uğramış!’ diyerek kadın hareketine destek veren bir oyuncunun ‘güzel’ fotoğraflarından galeri yapan web sitesi, aynı gün isterse beş düzgün haber yapsın. Birbirini dengeliyor mu bunlar? (Görebildiğim kadarıyla Radikal, Milliyet, Gazeteport, Ntvmsnbc).

Varlığı anneliğe, aileye armağan edilmiş bir kadın kimliği algısıyla, bu konuda ne kadar siyaset üretseniz eksik. Doğuracağı ve doğurmayacağı çocuk toplumsal, daha fenası günlük siyasi bir mesele haline getirilmişken, misal kadın istihdamına yönelik istediğiniz yasal düzenlemeyi yapın. Kâğıt üzerindekilerin uygulamadaki denetimini lüzumunca dert edinmeden, şiddetin cezasızlığıyla didişmeden isterseniz memleketin bir şehrini kapatıp kadın sığınma iline dönüştürün. Özünde kadını özgür ve güçlü bir birey olarak tasarlamayan, erkek egemen tahayyülle hakiki mücadeleye yanaşmayan siyasetin çözüm ihtimali yok. Üzgünüm ki iyiniyet bu işe yetmiyor.

Mor makyajlı duyarlı ünlü kadınlarımız, kadını anlamak için kırmızı oje süren ünlü erkeklerimiz, iyiniyetiniz bir işe yaramıyor. Sektörünüzün cinsiyetçiliğini, belki uyguladığınız, belki maruz kaldığınız, şahit olduğunuz şiddeti anlatsanız bir ihtimal…

Duyarlılığımızın çelişkilerini görmedikçe, sorunun aslını kavramaktan uzaklaşıyor, çözüme de yakınlaşmıyoruz. Hepimizin Emekçi Kadınlar Günü kutlu olsun.