Pınar Öğünç / https://www.pinarogunc.com/yazi/kose-yazilari/compact-sehir-diyelim-sik-olur/

‘Compact şehir’ diyelim, şık olur

Bir çılgınlık daha. Başbakan ‘Kanal İstanbul’u yapacağız ama bunların havsalası almıyor’ demişti. Sanki Satürn’ün halkasını dünyaya takmaktan söz ediyoruz.

O kadar tuhaf ki, yazılı, görsel ve dijital medyada aynı hadisenin haberi veriliyor ama havada bir farklılık var. Bazıları ‘İstanbul’a yeni çılgın proje’ temasında sunuyor, ‘Başbakan’ın son projesi’ şeklinde tarif edenler de var. Bazıları da ‘Yenişehir projesinde son noktaya gelindi’ civarında bir dille, sanki aylardır/yıllardır kamuoyunun yakından bildiği, ilgili meslek odalarının ve STK’ların görüş beyanıyla, halkın katılımıyla uzlaşılmış bir projede son merhaleye gelmişiz, şeklinde vermiş. Herkesin haklı olduğu bir yan var. Evet, tam bir İstanbul âşığı olan Başbakan’ın projesi. Evet, yine bir çılgın proje. Evet, son noktaya da gelinmiş. Eli kulağında, Başbakan duyuracak yakında. Ve fakat Yenişehir hakkında hâlâ az şey biliyoruz.

Master planı tamamlanan Yenişehir, İstanbul’da Arnavutköy, Avcılar, Bağcılar, Bakırköy, Başakşehir, Esenler, Eyüp ve Küçükçekmece ilçelerini alakadar eden bir proje. Kanal İstanbul, üçüncü havalimanı ve üçüncü köprü gibi üç çılgın projenin kesişim kümesinde yer alıyor. Hep birlikte anlamlı, hep birlikte kârlılar. 800 bin konuttan, barındıracağı 2 milyon 400 bin kişilik dev bir nüfustan söz ediliyor. Tema parkları, fuar alanları yanı sıra 5 bin hektar yeşil alan belirlenmiş; enerji ihtiyacının yüzde 30’u da geri dönüşümle sağlanacakmış. Taze bir etiketle de müşerref olduk; her şey ‘compact şehir’ yaklaşımıyla planlanmış.

Compact komplo

Hükümetin inşaata dayalı büyüme modeline, genel manada ‘büyüme fetişizmine’ eleştiri sunanlar için laf ‘kıskananlar çatlasın’dan başlayıp ‘çünkü darbecisin’e kadar gidiyor. Memleket tarihinin en katmanlı toplumsal hareketi olan Gezi’yi var eden nedenleri anlamak yerine ‘Gezizekâlılar’ sığlığına sığınanlar, son AK Parti-cemaat geriliminden dahi ‘compact komplo’ çıkarma peşinde. Bu tür çılgın projeler yüzünden ‘Türkiye’nin büyümesini çekemeyenlerle’ meşru hükümete karşı ‘yargı darbesi’ planlayanların ittifakına oynamak bir taşla iki kuş gibi geliyor olmalı.

Prof. Dr. Cemal Saydam gibi bilim insanlarının sadece bölgesel değil, küresel bir felakete neden olacağı, tüm akıntı düzenini bozacağı ve dünya kenti İstanbul’u çürük yumurta kokutacağı konusunda uyardığı Kanal İstanbul için Başbakan yaz aylarında şöyle demişti: “Biz bu Kanal İstanbul’u yapacağız ama bunların havsalası almıyor”. Sanki Satürn’ün halkasını çıkarıp dünyaya takmaktan söz ediyoruz. Yahut ekolojik kıymeti nedeniyle kentin kuzeyine yapılaşma çekecek yatırımların yapılmaması 2009 master planlarında açıkça yazıyorken, kent sosyolojisi çalışan Yaşar Adanalı’nın bütün ‘çılgınlıkların’ birden kuzey istikametine kaydırılışını sorgulaması… Bütün bunlar havsala değil akıl ve izan işi. Kaldı ki demokratik ülkelerde kent sakinlerin büyümemeyi tercih etme hakkı da var; büyüme tek başına pozitif bir değer değil.

Kanal planına göre istimlaklar başlar ve böyle yan projeler parlatılırken emlak siteleri ‘Baklalı’da harika havalimanı manzaralı’, ‘Tekbir Emlak’tan üçüncü köprü projesine yakın’, ‘Kanal manzaralı’, ‘Çılgın proje güzergâhına yakın’ ilanlarıyla çoktan taşıyor. Muhtemelen plan için çalıştıkları yabancı ajansın önerisi olan ‘compact şehir’ tarifiyse ayrıca hoş. Bu âlemde kimi durumlarda şık görünsün diye anıldığı olabiliyorsa da özünde ‘akıllı’ büyümüş, otomobil kullanımını en aza indirgeyecek ulaşım modeli tasarlanmış, üretim ve yaşam alanlarının iç içe olduğu, kendi kendine yeten, yeşil kentleşme modelleri için kullanılıyor. Kente geri dönülmez ekolojik zararlar bırakacak şekilde kara parçasına kanal oyup iki tarafına rezidanslar yapmak ne kadar ‘compact’?