Pınar Öğünç / https://www.pinarogunc.com/yazi/kose-yazilari/bize-askerlik-anisi-degil-bunlari-anlatin/

Bize ‘askerlik anısı’ değil, bunları anlatın

Kabul Toplama Merkezleri’ndeki koşulların farkına şimdi mi vardınız diye soruyorlar. Anlatmıyorsunuz ki…

Tek lüksü üzerinin kapalı olması; tavanı yani… Hangar mı dersiniz, depo mu, bir büyük salon var fotoğrafta. Kiminin ayağı dibindekinin kafasına değer vaziyette yere uzanmış uyuklayan genç adamlardan zemin gözükmüyor. Söyleyelim, üzerlerine bakılırsa bu kazak giyme mevsiminde taşta yatıyorlar. Kimi kıvrılacak yer bile bulamamış kendisine, çantasının üzerine oturmuş, elleri dizlerinde uyur gibi gözlerini kapamış.

Burası bir toplama kampı değil. Nezih ülkelerin hudutları dahilinde görmek istemediği ‘yasadışı’ göçmenleri süpürdüğü kamplardan da değil. Burası TSK’ya bağlı bir Kabul Toplama Merkezi. Onlar da nakil bekleyen askerler.

Bingöl’de 10 askerin hayatına mal olan acı olayın ardından gazeteci Özden Erkuş’un Twitter’da paylaştığı bir fotoğrafla KTM’ler tartışılmaya başlandı. Sosyal medya ve internet forumları koşulların sefaletini, askerlere gösterilen özensizliği ortaya seren ifşaatlarla dolu. Bu fotoğrafla ilgili haberlerin dibine eklenen okur yorumları da çok ağır KTM hatıratıyla dolmuş. Askerhaklari.com’a gelen bu konudaki çokça müra caatın birkaçına bakalım…

Karın üzerinde iki saat

Bunların hepsi son iki yıldan: “Mardin Selen kışlasında KTM’ye katıldım. İçeride her türlü pisliğe maruz kaldık. Bizleri dışarda yatırdılar, soğukta bir arkadaşımızı sarıkız denilen böcek soktu ve şişmeye başladı. Kendisine ne oldu bilinmiyor, belki de öldü. 6 gün sonra konvoy geldi bizi Şrnak’a götürmek için. Cizre’de taşlandık ve bu olaylar beni aşırı derecede etkiledi, ileri panik bozukluğu diye bir hastalığa yakalandım.”

Sağlık sorunlarıyla sevki gereken askerlerin çok hikâyesi var. Eksi 15 derecede laf olsun diye yapılan fizik tedaviler mesela… Bu da bir diğeri: “Hastane sevki alan çeşitli hasta arkadaşlarla il jandarma KTM’de kömür taşıyoruz. Biri sorun çıkarınca da hep birlikte karın üzerinde bir-iki saat bekletiliyoruz. Akşam oluyor, ateşim 39’u geçiyor. Millet kabanla gezerken ben gece yarısı don atletim kar üstünde…”

“KTM koğuşlarını tarif etmem gerçekten imkânsız, söyleyeceğim sözler inanın gördükleriniz yanında hafif kalacaktır. Kocaman ağıl gibi barakalara sizi tıkıyorlar ve içeride çarşafların mavi rengi kirden artık gri, siyah ve kahverengiye dönmüş. (…) 3 gün boyunca betonun üzerinde yattım ve benim gibi olan birçok hasta asker vardı. Buradaki askerler misafir asker olduğu ve hasta olduğu için temizlik ve yürüyüş gibi birçok şeyden sıkıntı çekiyor, rütbeli askerlere raporumu gösterdiğimde tamam sen yapma deniliyor ama benim gibi olan birçok insan derdini açıklayamadığı için bu kötü muameleye maruz kalıyor.”

Yan gelip yatma yeri
Bu hakikatin konuşulması üzerine birkaç tür tepki gelişti. Bir kısmı ‘Askerlik yan gelip yatma yeri değildir’ minvalli bir girizgâhla başlayıp şaşıranlara ‘Askerliği ne sanıyordunuz?’ diye soruyor. Ne diyelim…

Bir de “KTM gerçeğinin farkına şimdi mi vardınız?” türünden bir serzenişte bulunanlar var. Haklıdırlar. Fakat nasıl farkında olalım? Anlatmıyorsunuz ki! Belki hayatınızın en ağır tecrübesini yaşıyor, çantanızda kalıcı arazlarla evlerinize dönüyorsunuz. Belki siz de unutmak istiyor, dost meclislerine birkaç komik askerlik anısı ayırıp kapatmak istiyorsunuz o dosyayı.

Çarşı izinlerinde stüdyoda çektirdiğiniz o havalı asker pozlarındaki gıcır gıcır mıydı her şey? O siz miydiniz gerçekten? Kendiniz olarak yapmayacağınız neler yaptırdılar size? Şimdi hatırlayınca göğsünüzün sıkıştığı, “Bu ben miyim?” diye sorduğunuz başka nasıl fotoğraflarda varsınız? Susmayın, bize bunları anlatın.

KTM’lerdeki koşulların düzeltilmesi için bir imza kampanyası başlatılmış. Ellerine sağlık, lakin yürütülecek kampanya zorunlu askerliğin ta kendisi üzerine olmalı.