Pınar Öğünç / https://www.pinarogunc.com/yazi/roportajlar/bataklik-dururken-sinegi-olduruyorlar/

‘Bataklık dururken sineği öldürüyorlar’

[Haber görseli]

Bu tür davaların ne ilki ne de sonuncusu. Ama Karaman’da 10-12 yaşlarında on erkek çocuğun mağdur edildiğinden emin olduğumuz cinsel istismar davası Türkiye’yi başka türlü sarstı. Dünkü ilk duruşma Karaman’ı alışık olmadığı olağanüstü halle tanıştırmıştı. Adliyeye yaklaşırken başlayan polis koridoru, arama noktaları, şehir dışından gelen grupların manidar biçimde Valilik isimli otobüs durağı ötesinden ileriye sokulmayışları… Diyarbakır Barosu Başkanvekili Ahmet Özmen manzarayı görünce “Newroz alanı gibi olmuş” dedi istihzayla.

İçeri alınmayanlardan olan Karamanlı İbrahim Öztürk, Facebook’ta bir grup kurmuş, hemşerilerini bu “sapığı” protesto etmeye çağırmıştı. Evinin kapısının önünde polis bekletildiğini, bir nedenle tutuklanırsa şaşırmayacağını söylüyor. Kendisini milliyetçi olarak tarif eden Öztürk, protestoya Karamanlıların gelmeyişini hem aşırı güvenlik önlemlerine hem de “nemelazımcılığa” bağlıyordu. Sessizliğe bir yorum da CHP’nin Karaman belediye başkan adayı olan, Ekoloji Derneği başkanı Merih Ünver’den geldi. Bir ailenin utançla içerideki tecavüzü duyurmamaya çalışması gibi Karaman’ın da böyle sustuğunu düşünüyor; “Karaman kendisine tecavüz edilmiş gibi hissediyor” diyor. “Halbuki Karamanlılar buzdağının görünen parçasını ortaya çıkardığı için kendileriyle gurur duymalı. Bu dernek ve vakıflarla ilgili değil ama yakın zamanda bize yine bir ensest olayı bilgisi geldi, duyumlarımız artıyor. Bence bu dava insanları yüreklendirebilir, pisliğimizle yüzleşebiliriz.”

‘Karaman’da herkes öfkeli’

Birkaç sürpriz yaşandı. İlki adliyenin az uzağında da olsa başka kentlerden gelen gruplar slogan atarak eylem yaptı. Valilik tüm gösteri ve eylemleri yasaklamıştı çünkü. İkinci şaşırtıcı durum, yirmiye yakın baronun müdahillik talebinin heyet tarafından kabul edilmesiydi. Duruşma öncesi umutlu olan tek avukata denk gelmemiştik açıkçası.

Birçok avukat kabulü, çocukların ve ailelerinin ifadelerinde de geçen Ensar Vakfı ile KAİMDER’in müdahilliklerinin kabul edilmesine bağlıyor. Bir tutarlılık, denge arayışı gibi. İşin bu kısmı çetrefilli. Sanığın Ensar Vakfı’yla bağı biliniyor, bu bağdan zarar gördüğünü düşünen Ensar Vakfı sanığın en ağır cezayı alması için dosyaya müdahil. Net olarak ortada değilse de çocuklardan beşinin avukatlığını da vakıfla ilişkisi olduğu söylenen avukatlar üstlenmiş durumda. Karaman Barosu’nun tüm mağdur çocukları savunma talebine ve tamamıyla görüşmelerine rağmen, aynı zamanda MHP İl Başkanı olan Baro Başkanı Oktay Yılmaz, ailelerle kişisel ilişkisi sayesinde ancak beşinin savunmasını üstlenebilmiş. Son on gün kala dikkat çekici biçimde beşi diğer avukatların savunmasını tercih etmiş.

Duruşma öncesinde sanığın suç işlemesine olanak veren kişi, kurum ve kuruluşların hukuki mesuliyetini sorduğumuzda, Yılmaz yapılan suç duyurularının ardından Karaman Cumhuriyet Başsavcılığı’nın haklarında idari ve cezai soruşturma yürüttüğünü hatırlatmıştı. Bunlar da davaya dönüşebilir, takipte iddialılar. Karaman’ın haletiruhiyesi nasıl peki? “Herkes öfkeli,” diyor, “ayrıca tanıtım için de kötü oldu. Senelerdir Konya’dan kurtulmaya çalışıyor Karaman, şimdi ülke gündemine böyle geldi.”

Barolar, Barolar Birliği, Ensar Vakfı, KAİMDER, Gündem Çocuk ve İHD dışında müdahilliği kabul edilen bir dernek de Konya Çocuk Hakları Koruma Derneği. Kurucu Hakkı Ünalmış, uzun yıllar Almanya’da çocuk ve yargı meselesi üzerine çalışmış. Şimdiye kadar sayısını hatırlamadığı kadar çocuklara yönelik istismar mağdurunun savunmasını, kendi deyimiyle “bedava” üstlenmiş. Müdahil olabildiklerine o da şaşırmıştı. “Sanığa 100 yıl ceza verseler, cezaevinde çürüse, toplumdaki çürümeyi ne yapacağız? İlgili bakanlıkların, okul ve yurt idarecilerinin, valinin, göz yuman herkesin, hatta Cumhurbaşkanı’nın bile yargı önüne çıkmasını istiyorum” diyordu.

Karaman Barosu’nda birçok avukat sanığın savunmasını üstlenmeyi reddetmişti. Kendisi avukat tutmadığı için baro atamak mecburiyetinde. Mustafa Akkuş, yargılama başlayabilsin diye, biraz da baro başkanının ricasıyla bu işi üstlenmiş. Gergin ve heyecanlıydı. Daha evvel SEGBİS ile duruşma salonuna cezaevinden bağlanacağı duyurulan sanığın birden salonda belirmesine belki bir tek o şaşırmamıştır. Hatta dün geceden Karaman’a getirildiğine dair bilgi mevcut.

Kendinden emin, rahat olduğunu söylüyordu salondakiler. İlk ifadesinde üç-dört çocuğa cinsel istismar suçunu kabul etmesine rağmen, dünse polis baskısıyla o ifadeyi verdiğini söyledi. Bununla da kalmadı sanık Muharrem B. gerçekten “aklanabilmek” için “öğrencilerim” dediği mağdur çocukların ve ailelerinin karşısında yargılanmayı talep etti. Çünkü iddiasına göre çocuklar kendi aralarında “o işi” yapıyor ve suçu ona atıyordu. Suçu “hastayım” diyerek üstlenmeyi de bir polisin önerdiğini söyledi.

Mahkeme başkanı: Karar zaten hazır

Bir ara mahkeme başkanının ağzından “Karar zaten hazır” gibi bir cümle çıkmış. Çok avukattan bu hızda dava görüldüğünü görmediklerini işittik; “hızlı çekim”, “jet gibi” diye tarif edenler oldu. Gün içinde de beklenti hep kararın bugün verileceği yönündeydi. Ankara Barosu’ndan avukat Cengiz Yaşar şöyle bir teşbih kullandı: “Burada bataklık dururken sineği öldürüyorlar. Hızla bitecek ki ilgili dernek ve vakıflar gözden uzaklaşacak.” Müdahil avukatların soruşturmanın genişletilmesi talebi reddedildi, karar uzun bir bekleyişin ardından geldi: 508 yıl üç ay. Dert sinekleydi.