Pınar Öğünç / https://www.pinarogunc.com/yazi/beterotu/kentte-kaybolanlar/

Kentte kaybolanlar

Adalet Çavdar / Posta KİTAP

Pınar Öğünç ikinci öykü kitabı ‘Beterotu’nda, küçük hayatların büyük dönüşümler peşinde koşarken kentin içinde kaybolup gitmelerini anlatıyor.

İlk öykü kitabı 2015 yılında “Aksi Gibi” adıyla yayınlanan gazeteci yazar Pınar Öğünç’ün yeni öykü kitabı “Beterotu” İletişim Yayınları tarafından önümüzdeki hafta yayınlanacak. On öykünün bulunduğu kitap küçük hayatların büyük dönüşümler ararken kentin içinde kaybolup gitmelerini anlatıyor.

Öğünç, öykülerinde kişileri, karakterleri, aileleri, hayatları ve kim bilir belki artık büyük şehirleri küçük küçük dönüştüren o muhafazakârlığın yansımalarını anlatıyor. Örneğin içkili bir lokantaya gidilince, alkol değmiştir diye hiçbir şey içilmeyen bardaklardan bahsetmesi gibi küçük anekdotlar ekliyor öykülerine. Muhafazakârlığı büyük cümleler ve düşünceler yerine artık benimsenmiş olan karaktere yansıyan tavırlarla anlatıyor.

Şehirli öyküler

İki küçük esnafın çalışanları arasında geçen bir hikâye ile başlayan kitap yavaş yavaş beyaz yakalılara doğru ilerliyor. Yazar her ekonomik durumdan insanın bugünlerde hayata karşı duruşlarına belli edemedikleri isteklerine değiniyor öykülerinde. Küçük bir aşk öyküsünden, bir define ile yırtma hikâyesine oradan plazaya oradan da kendince biraz daha lüks olan bir apartman dairesine doğru gidiyor. Hayatlar beyazlaştıkça sorunlar kendince küçülüyor ama sorunu anlatanlar için durum pek öyle değil elbette. İnsanın huzursuzluğunu ve dönüşme çabasıyla şehrin huzursuzluğu ve kentsel dönüşüm aslında fark etmediğimiz bir şekilde nasıl içe içe olduğunu gösteriyor.

Pınar Öğünç anlattığı öyküler şehirli öyküler.  Dönüşüm şehrin dönüşümü, semtlerin sınıfları, insanların dönüşme arzusu ama gecekondudan çıkıp apartman dairesine yerleştiğinde bir süre yerleşemeyen o eve sığamayan insanların kendi kabuklarına git gide sığmamalarını anlatıyor.

İlk öykü “Tanga mevsimi, karnabahar mevsimi” iki küçük esnafın çalışanları arasında geçen küçük bir gönül kırıklığı meselesi. Ev yemekleri yapan bir dükkân ile karşısında iç çamaşırı, çorap satan dükkânda çalışan iki insanın bir kaç sefer çay, limonata içmesi ve bir gün motorun arkasına lokantanın sahibinin kızının tek seferlik binmesi mesele. Küçük insanların küçük hayatları gibi görünse bile aslında kadınlık, erkeklik ve muhafazakârlık meselesi.

Evrende küçük bir yansıma

Bir kuryenin motorunun arkasına bir seferlik binen başka bir kadının ardından kuryenin işsiz kalması, tesadüfen şehrin içinde bir tarihi eserin bulunması, WhatsApp’ta çevrimiçi olma meselesi, apartmanın kanalizasyon sorunu ile hayatın ve insanların çeşitli yönlerini anlatmayı tercih ediyor Öğünç. Hikâyeler ve hikâyelerin içindeki meseleler asla büyük değil, dili asla süslü değil ama anlatımındaki sadelikle anlattığı öyküler daha da anlam kazanıyor. Çünkü gündelik hayat içerisinde bağırdığımız her şeyin aslında mühim olmadığını, evrende sadece küçük bir yansıma dışında bir şey olmadığımızı okuruna hatırlatıyor.