Denizde orman kanunları

[Haber görseli]

Üç hafta önce bir öğleden sonraydı. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na bağlı çalışan su ürünleri mühendisi Mehmet Özdinar, yanında iki görevliyle Rumeli Feneri balıkçı barınağında bir tekneye yanaştı. Rutin bir işti; TÜİK için balıkçılardan aylık veri topluyorlardı. Hangi balıktan ne kadar tuttunuz… Tanıkların anlatımına göre avdan yeni dönen kaptan uyuyordu. Kendisi de balıkçı çocuğu olan Özdinar’ın yabancısı olduğu bir yorgunluk değildi bu, sonra geleceklerini söyledi. Kaptanın oğlu “Size verecek veri yok bizde, kimsenin yok” dedi birden, Özdinar “O zaman idari para cezası keseriz” diye karşılık verdi. Kaptanın oğlu itti; bu el hareketiyle Özdinar düşerken beton zemine kafasını çarptı. 16 gün yaşam mücadelesi verdikten sonra da hayatını kaybetti; 32 yaşındaydı.


Başka türlü bir ‘ev’ mümkün

Türkiye’de örneği olmayan, umut veren bir ‘site’ bu. 1999 depreminde evsiz kalan Düzceli kiracılar bir araya geldiler, 17 yıl mücadele ettiler, kazandılar. Planlarını birlikte yaptıkları “mahallenin” inşaatında da bizzat çalışıyorlar.


Ne hesabı verildi, ne acısıyla yüzleşildi

[Haber görseli]

İki patlama sonrası kimi bir bacağı eksilerek canını kurtardı o meydandan, kiminin bedeni sağlamdı ama en yakınlarını sonsuza dek orada bırakmışlardı. Ankara Gar katliamında sevdiklerini kaybedenler, geçen bir yılı anlattı. Acılar katmerlenmiş, katliamın sorumluları hesap vermemiş, bu büyük yasla yüzleşilememişti.


‘İşimi bitireyim sonra öldürün’

[Haber görseli]

Bu yıl Uluslararası Hrant Dink Ödülü’nün sahiplerinden biri de Malavi tarihinin ilk kadın kabile reisi Theresa Kaçindamoto oldu. Yıllarını kız çocuklarının erkenden evlendirilmesiyle mücadele ederek geçirmiş. Ölüm tehditleri almış ama yılmamış. Tehditlere cevabı, ‘Öldürün ama işimi bitireyim ondan sonra öldürün’ olmuş. Sonuçta başarmış ülkesindeki evlilik yaşını 18’e çıkarmış. Şimdi ki hedefi ise evlilik yaşını 21’e çıkarmak ve yoksul ailelerin kız çocuklarına eğitim bursları vermek.


‘Beyaz yakalıları kaymak tabaka sanıyorlar’

[Haber görseli]

Ofisten direniş, plazadan dayanışma çıkar mı? Beyaz yakalıların bir araya geldiği politik gruplar anlatıyor.


Çiğdem Köksal Schmidt: “Göbeklitepe’ye yazık”

Neredeyse 12 bin yıllık geçmişe dair gösterdikleriyle, Urfa, Göbeklitepe uygarlık tarihine dair bildiklerimizi gözden geçirmemize neden oldu. Kazının başladığı 1995’ten beri başkanlığını yürüten, Göbeklitepe deyince akla ilk gelen isim Alman arkeolog Klaus Schmidt, 2014’te ani bir kalp kriziyle hayatını kaybetmişti. Aradaki iki yıla akademik açıdan yetkinliği tartışmalı Şanlıurfa Müze Müdürü Müslüm Ercan’ın yeni kazı başkanı olması, Klaus Schmidt’in eşi, 20 yıl aynı kazıda yer alan arkeolog Çiğdem Köksal Schmidt’in ekipten uzaklaştırılması, derken son dönemde Ercan’ın FETÖ/PDY soruşturması kapsamında açığa alınması sığdı. 12 bin yıllık tapınağa da FETÖ karışıverdi. Çiğdem Köksal Schmidt’le hem Göbeklitepe’yi, hem de bu son süreci konuştuk.


Yine mi göç edeceğiz

[Haber görseli]

Hakkari ve Şırnak il olmaktan çıkarılıyor. Burada yaşayanlar ise isyanda. “Biz göçmen değiliz, bu toprağın yerlisiyiz. Bize sorulmadan nasıl karar verilir” diye çıkışıyor Hakkarili 74 yaşındaki İbrahim Özdemir. Şaban Güzel, 1994’te Çukurca’ya bağlı köyünü boşaltıp ailesiyle Hakkari merkeze yerleşmiş. “Buradaki memurlar giderse Hakkari biter, biz bir daha mı göç edeceğiz” diye soruyor.


Kariyer fuarında biten umutlar

Duyurularda “Hayatınızı değiştirecek buluşmalara hazır olun” diye çıta yüksek tutulmuş, “Fırsatlar beklemez siz yakalarsınız” uyarısı eklenmiş. Kaçan bir otobüsün tercih edildiği fotoğraf, muhtemelen bir Avrupa kentinde çekilmiş ama olsun. Bir diğer fotoğrafta gülen genç bir kadın “Kariyerli bir iş istedim İSKİF’te yakaladım” diyor. İSKİF, İstanbul Kariyer ve İstihdam Fuarı aslen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve İŞKUR öncülüğünde istihdama katkı amacıyla İstanbul Fuar Merkezi’nde 9 Haziran’da kapılarını açan bir fuar, bugün de son günü.


“Asıl evlerimizin halini görünce delireceğiz”

[Haber görselii]

Çatışma ve sokağa çıkma yasağının sürdüğü bölgelerden en fazla göç alan kent Van oldu. Cizre ve Silopi’den gelen de var ama çoğunluğunu kadim bağları nedeniyle Yüksekovalılar oluşturuyor. Van’a göçenler bu zor bekleyişi anlatıyor.


‘İnadına o evde yaşayacağım’

[Haber görseli]

Martın son günlerinde, kızı cep telefonundan bir fotoğraf gösteriyor Songül Uzunköprü’ye. Ona da arkadaşı yollamış. Bir yatak odası. Tuvalet masasının aynasına “Yüksekova’da aşk başka yaşanıyor” yazılıp kalp içine alınmış. Önünde poz vermiş, eli tetikte bereli bir özel harekâtçı. “Gonyalı-Beyşehir” diye de not düşmüş.